Hazırlayan: Karel VALANSİAvrupa / İngiltereİngiltere`de kuş gribi kriziİngiliz bilim adamları, ülkenin doğusundaki bir çiftlikte iki bin altı yüz hindinin ölümüne yol açan virüsün, insanlar için de ölümcül olan kus gribi türü H5N1 olduğunu açıkladı. Ülkenin en büyük üreticilerinden birine ait olan çiftlikteki 160 bin
Luiza Uçki SEVİ
Linda iki çocuk sahibi bir kadındır. Evlenir evlenmez hayat standartları eşinin kariyerindeki başarısıyla paralel olarak artmaya başlamıştır.
Onun büyük bir ailesi yoktur. Olanlar da hali vakti yerinde insanlardır. Linda düşünmeyi başlar: çok mesudum, bolluk içinde huzurlu bir yaşantım var; ama vicdanım rahat değil. Bu gücümü yararlı bir hale getirmem gerek. Yoksul birine onun gücendirmeden, incitmeden yardım etmeliyim der kendi kendine. Etrafına sorup soruşturur. Bir yakını: orta yaşlı bir kadın varmış. Bu hanımın hiçbir geliri yokmuş. Sadece oturduğu ev onunmuş. Ne yer ne içer bilmem ama yardım tekliflerini kabul etmiyormuş. Tuhaf biriymiş. Aslında eminim ki çok müşkül bir durumda. Neden böyle yapıyor anlamış da değilim? Bir şansını dene istersen deyip ona bu madam Kadenin adresini verir.
Lindanın aklına yatmıştır. Tam istediği bir yardım olacaktır. Çocukları da okuldadır. Tüm gün sıkıntıdan patlayacağına artık bir misyonu olmuştur: Bu kadına yardım edeceğim. Ona hissettirmeden yapmalıyım diye düşünür. Önce onu takip etmeye başlar. Kadın her sabah erkenden kalkar. Hızlı adımlarla bir yere koşuşturur. Linda belli etmeden onu takip eder. Kadın önce eski bir kitapçıya gider. Biraz sonra eski bir eve uğrar. Ardından çok lüks bir villaya girer. Linda bir anlam veremez. Sonra kadın hızlı adımlarla birkaç öteberi alıp evine gider ve bir daha çıkmız.
Bu olay her gün aynen süregelir. Lindanın da merakını çalar kadının durumu. Ne yapıp edip öğrenmeli ve ona bir şekilde yardım etmelidir. Dış görünüşü hiç de sevimli tatlı sevecen değildir. Aksine asık suratlı biridir. Lindanın işi kolay olmayacaktır.
Bir sabah Linda gidip kapısını çalar: İyi günler. Arabam bozuldu. Şansa cep telefonumun da şarjı bitmiş. Bir telefon açabilir miyim? der. Kaden İnanın çok yardım etmek isterdim ama telefonum bozuk. Bugün yapacaklar der. Linda B- planına geçer ve birden bayılıyor gibi yapar. Kadın şaşırmıştır. Gidip su getirir. Linda kendine gelir gibi yapar: Tansiyonum düştü herhalde. Sizi de rahatsız ediyorum deyince, Kaden: Olur mu? Buyrun. Diye yanıtlayıp onu evine olar.
Linda tam bir dedektif giib etrafı incelemeye çalışır. Etrafta hiç telefon ahizesi yoktur. Eşyalar basittir. Biblo gibi süsler bulunmamaktadır.
Linda kendine gelir gibi yapıp teşekkür edip oradan ayrılır. Ertesi sabah bir kutu çikolata ile kapısını çalar: Teşekkür etmek için gelmiştim. Birlikte bir kahve içeriz diye düşündüm der. Kaden: Çok sevinirim ama ben senelerdir kahve içmiyorum. Bıraktım. Çay demlemiştim içer misiniz? diye belirtir.
Birlikte çay içip sohbet etmeye başlarlar. Lindanın gözüne duvardaki bir tablo ve tablodaki kadın ve adam takılır. Kaden: Annemle babam. Hayat çok acı maalesef. Bir anda sevdiklerimi elimden aldı deyince Linda onun yaralarını deşmeye karar verir. Kendi hayatından birşeyler anlatır. Amacı onu da konuşturmaktır.
Kadın: Ben çok varlıklı bir ailenin tek kızıydım. Piyano hocalarıyla büyüdüm. Fransızcam ve İngilizcem var. Özel öğretmenler eşliğinde özene bezene yetiştirildim. Elimde bir insanı mutlu edebilecek her imkan vardı. Seviliyordum, şımartılıyordum. Annem ve babam üstüme titrerlerdi. Ne güzel günlerdi onlar! Hiç kıymetini bilememişim. Benim hayatım roman. Bir de küçükken bana fal bakanlar: Kısmetin çok iyi olacak derlerdi. Üniversitede biriyle tanıştım ona aşık olup evlendim. Evlenir evlenmez balayı dönüşü babamın kalp krizi geçirdiğini öğrendim. Bu hayatımın ilk büyük şokuydu. Onu kaybettik. Bir girdapta gibiydim. Kendimi sulara kaptırmıştım. İşlerin başına eşim geçti. Her sabah erkenden işe gidiyor geç geliyordu. Anneciğimi de yanıma almıştım. Dert ortağıydık. Birbirimize sarılıp tüm gün babamla anılarımızı tazeliyor sürekli gözyaşı döküyorduk. Bir gece kocam eve gelmedi. Meraktan öldük. Ertesi gün ikinci kötü haber geldi. Eşim dediğim kişi babamın tüm malını mülkünü satıp yurt dışına kaçmıştı. Ona güvenip vekalet vermekle hayatımızın en büyük hatasını yapmıştım. İki kadın yapayalnız kaldık. Ben çalışmaya başladım. Aldığım parayla geçinip gidiyorduk. Anacığımla birlikteydik. Mutluyduk, huzurluyduk. Birbirimize doymak istiyorduk. Bir daha evlenmek istemedim. Annemle o kadar mesuttum ki; ömrümün en güzel ikinci yarısını yaşadım. Ona doyasıya sarıldım. Onu öptüm kokladım durmadan. Tek güveneceğim kişi oydu. Çok dost kazığı yemiştim. Birde eşimden tokat yiyince kimseye güvenemez oldum. Tüm sevgimi, şevkatimi anneme adadım. Ana kız hiç ayrılmazdık. Birlikte alışveriş yapardık. Birlikte yemek yerdik. O, benim herşeyimdi. Geçen sene onu kaybettim. Çok yaşlanmıştı. Kalbi dayanmadı. Hiç acı çekmemişti ama benim acım sonsuzdu. İşi bıraktım. Günlerce evden çıkmadım. Yıkıldım. Hazıra dağ dayanmaz. Tüm paramı tükettim. Evdeki eşyaları da teker teker sattım. Telefonum borçtan kapatıldı. Evde kahvem yok; çünkü kahve bile alamıyorum. Günlerce iş aradım. Orta yaşı geçkin birine kim iş versin ki! Böylece kalakaldım. Yardım kuruluşlarına başvurmak içimden gelmedi. Gelenlere hep kendimi iyi gösterdim. Boş tencereyi suyla doldurdum. Bakın mutfağında kaç çeşit yemek pişiyor, dedim. Ardından aklıma bir fikir geldi. Evde de çalışabilirim. Bir kitapevinde Fransızca çevirmenlik işleri yapıyorum. Her gece oturup önce bunu yapıyorum. Ardından örgü örüyorum sabaha kadar. Onları bir kadına ucuza satıyorum az bir karla. O da pazarda satıyor. Varlıklı bir ailenin kızına piyano dersi veriyorum. Her sabah erkenden çıkıp bu işlerimi hallediyorum. Çok az bir kazancım ama olsun aç değilim. Üşümüyorum. Bu da bana yetiyor şimdilik der.
Linda çok şaşırmıştır: Ben bu kadar sağlam karakterli bir insanla hiç tanışmamıştım. Sizi çok takdir ettim. Bu kadar acıyla ben olsam ne yapardım bilmiyorum. Bir bardak su verir misiniz? der. Kadın içeri gidince çantasında hazırladığı parayı bir poşete koyup koltuğun yanına görülmeyecek bir yere koyar. Sonra suyunu içip müsade ister.
Kaden: Biliyor musun hanum? Bugün buraya geldin ya; çok büyük bir mitsva yaptın. Seni tanımadığım için rahat rahat içimi sana döktüm ve çok mutlu oldum. Teşekkür ederim. Kimseye borçlu kalmak istemem. Lütfen bunu al. İnanılmaz bir el emeği ve göz nuru var bunda. İki gecedir bu şalı yapıyorum. Lütfen beni kırma. İçimden geldi. Beni düşünme. Koskaca bir öğleden sonram var. Yenisini yaparım. Kabul ediyorsun değil mi? der. Linda yardım etmeye geldiği kadından hediye almıştır. Şala bakar. Mükemmeldir. Ona: Bu harika birşey inanamıyorum. Ben bunlardan arkadaşlarıma satabilirim. Olağanüstü birşey bu der.
Kadenin elindeki tüm şalları satın alır. Bir sürü de sipariş verir. Arkadaşları şallara bayılırlar. Yapanla tanışmak isterler. Bunu yapan kadın bugün bana gelecek. Çok aristokrat bir ailenin kızı. Sırf boş zamanlarını değerlendirmek için yapıyor. Yoksa hiç ihtiyacı yok. Çok zengin biri. Tanıştıracağım sizi onunla. Hiç kibirli değil! Senin benim gibi. Saygıda kusur etmeyin. Çok asil biri zenginliğinden bahsedilmesini sevmiyor. İşte geldi der. Kadın gelince herkes ona hürmet eder. Onu oturtacak yer bulamazlar. Ona ilgi çok büyüktür. Lindayla göz göze gelirler. Kadın çok mutludur.
Çıkıştı Lindaya Annesine babasına hürmet edenlerin mükafatlandırılacağı emrine inanmazdım ama doğruymuş. Allah seni bana gönderdi. Birde inanmayacaksın geçenlerde evde bir poşette bir tomar para buldum. Nereden geldi bilmiyorum. Allahın işine bak. Demek beni unutmamış! Çok şükür Tanrım! der Lindaya sarılır: Tüm yaptıkların için teşekkürler. Annemi kaybettikten sonra nefesim kesilmişti. Soluk alamıyordum. Kanadını yitirmiş bir güvercin gibi oraya buraya çarpıyordum. Kimseyi görmüyor duymuyordum. Yeniden yaşam döndürdün beni. Belki farkında olmadan tesadüfen büyük bir mitsva yaptın. Araban bozuldu benim kapımda. Bayıldın. Tanışmamızda kesinlikle Allahın Eli var. Buna şüphem yok. Bana hayat veren canım dostum. Allahın eli hep üzerinde olsun. Nasıl ki beni bu denli mutlu ettin. Tanrı seni kat kat mutlu etsin. Teşekkürler herşey için müteşekkürim der. Linda amacına ulaşmış olmanın tatlı sarhoşluğu içindedir. Yardım etmiştir ona belli etmeden gücendirmeden onu rahatsız etmeden ve en önemlisi hemen semeresini görmüştür. Mükemmel bir dost kazanmıştır bu sahte gülücüklerin dolaştığı fani dünyada...